“Artık hiçbir şey görülemez ya da açığa vurulamaz değil.” Yaşadığımız “Gösteri Basın” ve “Reality Show” döneminde, gitgide gizliliğin, özelliğin alanı daralıyor.
Özel yaşamı, her zaman daha çok ve daha geniş açıyla ortaya çıkaran bir imge çoğalması karşısında, birey, imgeyi delme, ötesine gitme ve son kartını oynayıp kurtulma arzusuna taşındığını hissediyor.
Sanatsa, imgeyi kullansa da, sanatı yapanların ve görenlerin bakışını, tüm imgelerin ötesinde üçüncü bir göze yöneltiyor.
ÖZ, görme eyleminin altını çizmenin bir yolu oluyor; görüş darlığının sıkışık bir çerçevesi değil de, keskinliği oluyor; dışındakileri reddetmeyen, çevresini betimleyen sınırlı bir düzlem gibi.
Bir hazırlık meydanını andırırcasına, ÖZ, buranın, şimdinin ve tüm başkalıkların güzelduyusuna (estetiğine) dönüşüyor… Eksik, parçalara bölünmüş öyküler, parçalar olduğunca başlangıçlar, zamanın herhangi bir kesitinde gelişmemiş ya da anlatılmamış bölümler, belirsiz algılayışımızı yoklayan soruların çokluğunca beliriyorlar.
Böylesi bir gizin olasılığı, biray olgusunun ve çoksesli bir okumanın imkanlarını ortaya çıkarıyor. Bu giz, sanat eserine ait gizemin de eğretilemesini temsil ediyor.
Bir kesit sanatın.
Claire-Lyse Bucci
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder